Daha önceki yazılarımızda günden güne yollarda görmeyi kanıksamaya başladığımız elektrikli otomobillerin aslında sıfır emisyondan ne kadar uzak olduklarını irdelemiştik. Bazı ülkelerin elektrikli araç sayıları korkunç hızda artmaya devam ediyor. Tabiki elektrikli araçların sahip oldukları bir çok avantaj, her ne kadar yeteri kadar ucuz olmasalar da çevreci ve bu teknolojiye meraklı sürücülerin aklını çeliyor. Elektrikli araç sayısındaki bu korkunç artış beraberinde de acaba içten yanmalı motor teknolojileri son mu bulacak sorusunu getiriyor. Ne dersiniz? Sizce yakın gelecekte içten yanmalı motorları sadece müzelerde mi göreceğiz?
Modern anlamdaki içten yanmalı motor 1876 yılında Alman Mühendis Otto tarafından icat edildi. Almanlar bu teknolojinin mucidi olarak işin peşini bırakmaya hiç de niyetli değiller. Ne demişler: “Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez” :). Alman teknoloji devi BOSCH uzunca bir süredir sıfır emisyonlu dizel teknoloji üzerinde testleri devam ettiriyor. Hem çalışma verimi artırmaya yönelik hem de egzoz gazının yeniden çevrimi ve iyileştirilmesine yönelik çabalarında büyük yol almış durumdalar. Mevcut test araçları kilometrede ortalama 13 mg NOx salınımını yakalamış durumda. Bu değer Avrupa Birliğinin 2020 sonrası için belirlediği izin verilecek maksimum salınım değerlerinin tamı tamına onda biri.
Bir diğer Alman teknoloji Firması FEV Grup ise hidrojenle çalışan içten yanmalı motorlara odaklanmış durumda. Hem sıfır emisyona hem de yenilebilir bir enerji kaynağı olan hidrojen mevcut batarya teknolojilerine karşın oldukça uzun mesafelerde taşınabilir ve büyük miktarlarda enerji depolamak için kullanılabilir. Hidrojen kullanımı, ticari araçlar, otobüsler, büyük binek otomobiller ve hatta trenler ve gemiler dahil olmak üzere, ağır aküler kullanarak elektrifikasyonun verimsiz olduğu ulaşım sektörünün bazı kısımlarını karbondan arındırma potansiyeline sahip. Tabi yıllardır bu hidrojen teknolojisini duyduğunuzu hiçbir gelişme olmadığını söylediğinizi duyar gibiyim. Eskiden beri konuşulan konu hidrojenli yakıt hücreleri teknolojisiydi. Henüz bu teknolojide yeterli ilerleme yok. Burada bahsettiğimiz ise içten yanmalı motorlarda hidrojenin yakıt olarak kullanılması.
Gördüğünüz gibi içten yanmalı motor üreticileri henüz havlu atmaya hiç de niyetli değil. Ne dersiniz? Daha önce emisyon değerlerini istedikleri gibi çıkarabilmek için yaptıkları kepazelikler ortaya çıktıktan sonra rezil olan Alman otomotiv endüstrisi bu atılımlarla kendilerini aklayabilecek mi?
Egzozunuzdan duman çıkmayan, emisyonsuz günler dileriz efenim.
Kadir Usta